Bir çalışmada danışanım ilişkilerde fazla verici olduğunu, son ilişkisinde de erkek arkadaşının normalde yapması şeylerin hepsini onun yerine kendisinin yaptığını ve buna engel olamadığını anlattı. Aynı zamanda kız arkadaşlarına karşıda aşırı verici olduğunu bu durum üzerine çalışmak istediğini söyledi. Ben onlardan beklesem bile onlar yapmazlar ki ilgisizler bana karşı diyerek kendini değersiz hissettiğini de ekledi.
Bununla ilgili bir geçmiş hikayeye geçiş yaptığında babasının evi terk ettiği bir sahneye geçiş yaptı. Annesiyle ve kardeşiyle birlikte yapayalnız ve çaresiz hissediyordu. Ve artık tüm yaşamı onları da kaybetmemek üzere kurulmuş bir hayattan ibaret olmaya başlamıştı. Sürekli çalışıyor bir çok işi beraberinde yapıyordu. Kendine ruhuna, bedenine vermesi gereken ilgiyi ve sevgiyi sürekli başkalarına veriyordu. Sonra karşına biri çıkıyor onunla evleniyor ama bir süre sonra o da gidiyor. İyice içine kapanan kadın daha da kurban ve çaresiz hissetmeye başlıyor kendini ve sonra yapayalnız bir evde yaşlanıp ölüyordu.
Daha sonra ruhsal alanda yüzleşme kısmına geçtiğimizde babasının karşısına gelmesini istedim. Ona karşı hiçbirşey hissetmiyorum gidebilir demesine rağmen içinde öfkeyi ellerindeki yumruktan anlayabiliyordum. Tüm o öfkeyi yastığa vurarak dışa vurmasını söyledim, birkaç denemeden sonra öfkesini akıtmayı başardı. Bu o enerjiyi bedeninden atacaktı. Sonra çok rahatladığını söyledi. Babasıyla konuşmaya başladı. Babası kızından o özür diliyordu, ‘Mutsuzdum ve sizi bırakıp kaçtım. Sorumluluk sınavımı geçemedim beni affet’ diyordu. Ona affetme gibi bir zorunluluğu olmadığı sadece durumu anlamaya çalışmasını söyledim. Biraz daha karşılıklı konuştuktan sonra karşılıklı anlayış gerçekleşti ve öfkesi tamamen bitti.
Sonra annesi ve kardeşiyle görüşmek üzere bir araya geldi. Ona teşekkür ediyorlardı ama annesi keşke daha çok kendine odaklansaydın kızım, kendini sevseydin dedi. Birbirlerine sevgiyle sarılıp vedalaştılar. Onu terk eden kocasıyla yüzleşirken biraz zorlandı. Kocası ona ‘Keşke bana olan sevginin yarısını kendine hissetseydin gitmezdim’ dedi.
Şimdiki yaşadığı durumla bağlantıları kurduktan sonra kendisi ‘ Evet ben sanırım insanları gerçekten sevmiyorum, onlar olmadığı zaman kendimi çok yalnız ve canı sıkılmış hissediyorum özellikle erkek arkaşım yokken hayatımda. Ama anlıyorum ki hepsi kaybetme korkumu hissetmemek, kendimi yalnız hissetmemek içinmiş, hatta benden gitmesinler diye kendime bağımlı kılmak için bu kadar verici davranıyormuşum dedi.. Bir anda bir çok şeyi idrak etti.
Bu danışanımla birkaç seans daha değersizlik duygusu üzerine çalıştıktan sonra ‘kendimi daha çok seviyorum, daha hafifim, kendime zaman ayırıyorum, bedenime daha iyi bakmaya başladım, anladım ki ben kendimi gerçekten sevmeden bir başkasına bunu veremem verdiğim şey de gerçek sevgi olmaz zaten. Erkek arkadaşım yapması gereken şeylerin sorumluluklarını üzerine aldı, artık ona bağımlı olmadan onu sevmeyi deneyimliyorum. Arkadaşlarımla da artık o kadar üzerlerine düşmüyorum, yalnız kalmayı kendi başıma da zaman geçirmeyi öğrendikçe kendi kendime de mutlu olabildiğimi keşfettim, onlarla olduğum zamanda da artık bana daha saygı gösterdiklerini hissettiğini söyledi.
Bunlar gerçekten olumlu gelişmeler ve bunun için özellikle kişinin kendi duygularıyla ve davranışlarıyla yüzleşmeye hazır olması aynı zamanda günlük hayatın içinde kendi sürecini ilerlemesini engelleyen davranışları değiştirmesi ve dönüştürmesi gerekiyor.
Sevgilerimle,
Elif TATLICI